Doğruyu dillendirmek zor..
Yanlışı düzeltmek daha zor..
Doğru bilinen yanlışı düzeltmek daha da zor..
Nereden bakarsan bak 700 yıldır yapılan Türk Yağlı Güreşlerinin sportif terimlerinin, yan unsur tanımlarının, medya terimlerinin ve hatta neredeyse hiç bir ayağının, parçasının “dil” bakımından gelişmediğini, oturmadığını görmek, duymak hayli üzücü.
“Türk Yağlı Güreşleri” diyorum ama bu kavram dahi çok yeni. Türk Yağlı Güreşleri Türkiye’de yapılan Yağlı Güreş Organizasyonlarının tamamına verilen isim. İlk kim kullandı bu ifadeyi bilmemekle beraber;
Yine de..
“Bu işin” adına uygun gibi geliyor.
Türkiye Yağlı Güreşleri de denebilir. Bu da uygundur.
Ama gördüğünüz gibi daha ismi bile belli olmayan bir sektörden bahsediyoruz.
Kimi Yağlı Pehlivan Güreşleri diyor kimi Yağlı Güreşler diyor kimi de Yağlı Güreş Organizasyonları. Festival, Panayır, Şenlik, Gün sıfatları da havada uçuşuyor.
Peki neden böyle..
Çünkü sahibi yok..
Sahip çıkanı yok..
Gelelim diğer örneklere;
Türk Yağlı Güreşleri’ndeki Kavramsal Sorunlarını ilk defa ben dile getiriyorum. Bu da not olarak kenarda dursun.
İlk Örneğimiz: Her müsabakada Başpehlivan çıkıyor…
Nasıl yani?
Evet. Her müsabaka sonrası nasıl oluyorsa kürsü yapan Başpehlivanların birincisine Başpehlivan deniyor.
Abes..
Ortalama bir müsabakaya 30-50 Başpehlivan katılırken kürsü yapan birinciyi ifade ederken Filanca Yağlı Güreşlerin Başpehlivanı oldu deniyor. İyi de zaten hepsi halihazırda Başpehlivan iken neden birinci yine yeniden Başpehlivan deniyor anlamak güç.
Güçten öte saçma..
Doğrusu ne peki?
Doğrusu şu: Her müsabakada kürsü yapanları Baş Boy birincisi, Baş Boy ikincisi olarak nitelemek
Doğrusunu ikâme etmek en doğrusu.
Bir de bu üçüncüler mevzu var tabii.
Yağlı Güreşlerde biliyorsunuz 2 tane üçüncü var.
Garip ama gerçek.
Bu üçüncüleri nitelerken de yanlış yapılıyor. İki üçüncüye de sadece Üçüncü deniyor.
Yanlış..
Birinci Üçüncü ve İkinci Üçüncü demek gerekiyor. Bunun gerekçesini başka yazıya bırakıyorum
Bir diğer aşırı ve saçma laf da Ağaların Ağası tanımlaması.
Ağalar, öyle ya da böyle Yağlı Güreşlerin destekçisi olageldiği kabul edilmiş. Aslında durum öyle değil gerçekte Ağalar maddi olarak fayda kazanmıştır güreşlerden ama neyse konu bu değil.
Bu yetmezmiş gibi bir de Yağlı Güreş Ağalarına Ağalık yapan bir makam varmış gibi üst perdeden seslendirme yapılıyor.
Her müsabakanın Ağası farklı kişiler.
Bu kişilere Ağalık yapan yani onları maddi manevi destekleyen bir Ağa mı var ki Ağaların Ağası sıfatını deruhte etsin.
Yooo…
Peki bu yersizliği yapan kim?
Şüphesiz bu yersiz tanımlama Cazgır – Ağa “tezgah”ının bir marifeti.
Haddini aşan Cazgır’ın..
Maddi destek veriyorum diye kendisini Yağlı Güreşlerin ve Pehlivanların sahibi zanneden Ağa’nın..
Bu yanlıştan erkence dönülmelidir. Zaman geçtikçe doğru algısı pekişmektedir.
Bir diğer yanlış ifade Final kelimesidir.
7 asırlık güreşlerde Final kelimesi nasıl yer edinir, nasıl kabullenilir, kendini milliyetçi muhafazakar olarak tanımlayan bir grup tarafından nasıl içselleştirilir anlamak mümkün değil.
Bilindiği üzere bu kelime Sona Doğru anlamına gelmekte olup Anglo-Fransız kökenlidir. Yağlı Güreşlerde ise güreşin en heyecanlı bölümüne yani en gözbebeği kısmına verilen isim olmuştur ki. Her yönüyle bir rezalettir. Bu rezaletin müsebbibi de bellidir minderci yöneticilerdir.
Final yanlışının doğrusu “Yeniş”tir. Yeniş Bölümü, Yeniş Zamanı ya da kısaca Yeniş denilmelidir.
Bir diğer yanlış ifade ise Salavatlama için kullanılmaktadır.
Salavat Hz. Muhammed’e (S.A.V) ve onun soyundan gelenlere (Ehl-i Beyt) saygı ve selam vesilesi için okunan dualara denir.
Cazgır Salavatlama yaparken ne okumaktadır: Allah Allah İllallah Muhammedun Resullallah
Yani Kelime-i Şehadet okumaktadır.
Bu eskiden de böyle miydi yoksa zamanla mı değişti bilmiyorum ama şu anki durumda bu yanlıştır, eksiktir, hatalıdır, hatta hatarlıdır.
Evet şüphesiz Salavatlama yapılmalıdır ama mutlaka ve mutlaka doğru yapılmadır.
Doğrusu şöyle olmalıdır: Allah Allah İllallah Muhammedun Resullallah. Âllâhümme salli alâ Seyyidina Muhammed.
İşte şimdi doğru oldu..
Sırf vezni, kafiyesi uysun diye Salavatlama eksik yapılmamalıdır.
Cazgırların şahsi insiyatifine bu konular bırakılmayacak kadar önemlidir.
Sözün özü;
Yine kimsenin değinmediği, ilgilenmediği, ne olacak canım dediği
Para etmeyen bir konuya değindim.
Biz Türk Yağlı Güreşlerinin kalitesinin bu konulardaki tutarlılık, anlam ve bütünlükten filiz vereceğine inanıyoruz.
Bırakın başkaları sırf para konuşsun, ağa etrafında fır dönsün, günlük palyatif çözümlerle kendine makam ihdas etsin.
O kendi bileceği ve düşeceği derekenin yolu.
Biz yolumuza devam ediyoruz.
Kısmet olursa sonraki Başyazıda Türk Yağlı Güreşlerindeki kavram kargaşasına devam ederiz.
Selametle